Başlık olayı özetlediyse ben kendi tarzımda bir gezi yazısına başlayabilirim demektir.
Senelerden bu sene, aylardan Ocak. İki hafta süren üzerine daha bir sürü gezinin yapıldığı bu yazılmadığı için diğerlerinin de yazılamadığı çok duraklı geniş zamanlı bir gezi yazısı ile karşınızdayım.
Alarahan ve şimdiye dek gördüğüm en nefis çatıya sahip okul ilk durak, burada Efekan’ın Örümcek Adam kostüm çekimlerini de yapıyorum.
Bir yetişkin olarak arkadaşının öğretmenlik yaptığı bir okulda olmak çok keyifli.
Herşey geçici dövme kalıcı “omza dikkat”
Ardından gezmeye çıkıyoruz ve Alara Çayına doğru yol alırken sesleniyor bana “uzaktan çekip durma gel yakından çek”
Ve portakal veriyor
Ağaçlar makiler arasından devam eden yol birden dik ve zor bir etap haline geliyor ama bu zorlu yol bereket versin ki kısa ve inanılmaz bir güzelliğe açılıyor.
Burada her yer güzel.Dağ güzel.
Su güzel.
![alarahan16]()
Gök güzel
Yılın ilk papatyalarını görüyorum hatırlatırım aylardan Ocak
Işık oyunları eşliğinde yola devam
Yol yorucu Anamur Burnu diye Coğrafya dersinde bahsetmek kolay da o burnu aşmak zor, yol kıvrım kıvrım, yol meşakatli, yol müthiş manzaralı ve lezzetli.
Ve duraklardan ikincisi Adana, sürprizlerin en güzeli ile karşılıyor beni.
Ahir ömrümde bu gözlere canlı canlı bakma şansım oldu benim, şükür nasip edene #fikretotyam #ölebilirimmutluluktan
Bakışlarındaki hüzünle öldür beni
Geziyoruz avareler gibi, avarelik çok güzel bir şey ya hu ve Raj Kapoor Awaara hoon sanki.
Ama arada cocuğu da düşünmek lazım tabi, düşünmesen de o kendini hatırlatacak bilince gelmiş. Yeri geliyor bir bardak su istediğin için ben daha küçüğüm 16 yaşın altındakileri çalıştırmak suçtur beni çalışmaya zorlayamazsın diye saf gibi öğrettiğimiz çocuk hakları ile bizi vurmaya kalkıyor yeri geliyor sen benim annemsin bana bakmak zorundasın diye çemkiriyor ya da boynunu büküp tatlı tatlı bakıyor. Taktik milyon tane hangisine karşı koyacaksın en iyisi bul şehrin en büyük çocuk parkını boşaltsın enerjiyi.
Ornitorenkler de yorulunca ağaç dibine uzanıverme eğilimi gösterirlermiş zaten.
Gezmeye devam ve bir kez yola çıkılınca kural falan kalmıyor normalde şekere yaklaşmayan çocuk her gördüğü pamuk şekeri yeme eğilimi gösteriyor Kocakişisi de şekercinin güzel bir karesini yakalama derdinde.
Kağıt bardakta olduğuna bakma o mis gibi kakuleli mırra
Ve mırrayı yapan kişi, tanışıp konuşuyoruzda az biraz ama adını şimdilerde artık hatırlamıyorum ne yazık, gezerken bir defter mi tutmalı acaba (fotoğraflar izinli çekim)
Sabancı Merkez Cami, 28.500 kişiye sağlayabildiği ibadet imkanı ile Balkanlar’ın ve Ortadoğu’nun en büyük camisi olma özelliğine sahipmiş, gerçekten büyük
Kapılar her zaman en sevdiklerimden.
Adana çok ilginç bir yer zaten Adliyesi ile oldukça ünlü olan şehirde bir sürü seyyar dilekçeci var, benim ise konu hakkında yorumum yok no filter no comment yani
Her köşe başı bir tarihi yapı şehrin içine sıkışıvermiş gibi.
Atatürk evi, ilk gittiğimizde günlerden Pazartesi ve müzeler kapalı ama ben restorasyon geçiren bu binanın kapı koluna değişmemiş olduğunu ve parmak uçlarının belki değdiğini umarak dokunuyorum. Ve ertesi gün ziyarete gittiğimizde keşke hiç sormasaydım diyorum şimdi, değişip değişmediğini.
Sinema Müzesini geziyoruz ardından, bir sürü afiş ve balmumu heykel Adanadan çıkmış ünlüler ve tesadüf bu ki müzenin müdavimi bekçilerce meczup sayılan bir kişi ile rastlaşıyoruz. Ben seviyorum ya dinlemeyi o da anlatmayı severmiş, üstelik çocukluğunu ve yazlık sinemaları. Bekçi size denk geldi şansınızdan dese de dedim ya dinlemeyi seven kişiliğimden dolayı aslında gerçekten şansımdan denk geliyor.
Ve Kilink hatırlayanına :)
![adana24]()
Havalı tüfek balonlar ve taş köprü
Ağaç bulmuşsan tırmanacaksın işte bu
Adana denince akla gelen ilk kompozisyon Taş Köprü – Merkez Camii ve HiltonSA’nın içinde olduğu kompozisyon Kocakişisininki daha insan odaklı olanı
Her şehirde bir Ulu Cami var sanırım ama bu tarafların en sevdiğim şeylerinden biri hemen camilerin yakınındaki çay evleri ve minik tabureleri. E o zaman bir kahve içme vakti.
ışık
Ve yine her şehrin olmazsa olmazı saat kulesi
Anne olmanın kuralı bu şekerim diye hava atabilirdim ama top havuzunun cazibesini es geçmem mümkün değildi
dönmezem
sokak güzeldir
Bebekli kilise; üzerindeki Meryem Ana’nın 2.5 metrelik tunç heykeli bebeğe benzetildiği için halk arasında Bebekli Kilise olarak anılıp tahminen 1880-90 yılları arasında Pavlus adına yaptırılmış İtalyan katolik kilisesi. Kilise hem Katolik Cemaati, hem de Protestan Cemaati tarafından kullanılıyormuş.
Adana mutfağı ile gerçekten isim yapmış bir şehir, gezinin gerçek nedenlerinden biri de zaten Kocakişisi ile bazı şeyleri mutlaka yerinde yemeliyiz ortak duygusu. Biz bir yere gitmeden önce mutlaka bir araştırırız Vedat Milor nerede yemiş ve ne demiş? Bunun yanında ayrıca kült mekanlar neresi imiş, ünlü esnaf lokantaları var mıymış? Yiyecek fotoğrafı çok paylaşmak istemiyorum. Adana Kebap oraya giderseniz zaten deneyecekleriniz arasında bunu biliyorum ama şirdanı da şekline bakmadan deneyin ve bence en önemlisi taş kadayıf, cevizli favorim oldu ama kaymaklıya karşıda boş değilim.
Galpli smaylili nezaketli gapitalist uyarı
İstasyonlar hep güzeldir hep güzeldir
Ama kalmak en zoru
Nurdağı, viyadükler, bulutlar ve en sevdiğim; yol
Yol Maraşa gider ama bu yazı şimdilik burada biter.
Vol 2 mi? Çok yakında.
(Kullanılan Makineler Canon EOS60 ve Samsung Note 2 Cep Telefonu)
Filed under: DIR DIR, GEZMECE Tagged: adana, alara çayı, alarahan, anamur, dikiş, gezi yazısı, ornitorenk
